TİHAK Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı 19. Olağan Genel Kurul Çağrısı
Detaylar İçin Tıklayınız...
TİHAK Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı 18. Olağan Genel Kurul Çağrısı
Detaylar İçin Tıklayınız..
Adalet ve Demokrasi Haftası Etkinliği
Prof. Dr. İbrahim KABOĞLU'nun Sunumu
Anayasa Mahkemesi Eski Genel Sekreteri Bülent SERİM'in Sunumu
Anayasa Mahkemesi Eski Raportörü Ali Rıza AYDIN'ın Sunumu
Etkinlik Detayları İçin Tıklayınız..
Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı 17. Olağan Genel Kurulu Çalışma Raporu
Devamını okumak için tıklayınız..
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin Yıldönümü Hakkında Bilgilendirme
Devamını okumak için tıklayınız..
TİHAK - İnsan Hakları Günü Etkinliği
Devamını okumak için tıklayınız..
İnsan Hakları Evrensel Bildirgenin Yıldönümü Etkinliği dolayısıyla,
TİHAK yönetimi adına, sunum olarak yazıldı.
Aklın ve Bilimin Büyük Hapishanesinde Her Üniversiteye Bir Cami
Muzaffer İlhan Erdost
TİHAK/Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanı Geçen yıl, 7 Kasım İlhan/Kitap Gününe hazırladığımız Katalog'a Darwin'in "Bilgisizliğin (cehaletin) verdiği güveni, bilgi hiçbir zaman verememiştir." özsözünü almıştım. Bu yıl, Mukaddime'nin tanıtıldığı
sayfada, İbni Haldun'un İnsanın bilgisizliği doğuştan, bilgi ise kazanılmıştır." özsözünü, okurla paylaştım. Ama, televizyonda bir alevi
Gezi ve Faşizmin Öteki Yüzü
Muzaffer İlhan Erdost
TİHAK / Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanı
Işık Kansu, “Gezi”yle ilgili bir yazı istemişti benden. Direnen Diriliş kitabında yayınlayacağı “Gezi, Şiddet, Terör”ü, bu nedenle yazmıştım. Metnin girişine de, Ceyhun Atuf Kansu’nun “Genç Osman” şiirinden: “Tahta çıkarmışlar bir avcıyı / Yaramız kapanır acıyı acıyı…” dizelerini almıştım.
Amacım çok yalındı. Gezi, Anayasa’nın 34. maddesi, birinci fıkrasında yazıldığı gibi, izin almadan, bir bakıma kendiliğinden gerçekleşmiş, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşüydü, kesinlikle başka bir şey değil.
Devamını Okumak İçin Tıklayınız...
Barışta Erdost’un
1 Mayıs 2008’de
Taksim’de
Kazancı Yokuşunda
Yapmak için hazırladığı
Konuşma metni
1 Mayıs
Türkiye’de 1 Mayıs’lar ya kanlıdır ya yasak. Ya Takrir-i Sükun Kanunu vardır, ya askeri diktatörlük. Ya 1996’da Kadıköy’de polis kurşunuyla öldürülür Hasan Albayrak, Yalçın Levent, Dursun Odabaşı oluruz, Taksim Meydanına çıkmak isterken 1989’da polis kurşunuyla öldürülür Mehmet Akif Dalcı oluruz, ya 1990’da felç edilir Gülay Beceren oluruz.
Devamını Okumak İçin Tıklayınız...